KİTAP HAKKINDA BASINDAN YAZILAR

BAĞLANTILAR:

01.2.2013 Ege’nin Sesi: Mübadelenin 90. yılı Bu acılar bir daha yaşanmasın!

16.10.2013 İHA: Kavala’dan Ödemiş’e Bir Ailenin Dramı

16.10.2013 Son Dakika: Onun Kalbi Rumeli’de Kaldı

28.10.2013 haberhurriyeti.com: KALBİM RUMELİ’DE KALDI

28.4.2014 Milliyet: “KALBİM RUMELİ’DE KALDI” FUARIN GÖZDESİYDİ – İzmir Haberleri

28.4.2014 MALATYA GERÇEK GAZETESİ: “KALBİM RUMELİ’DE KALDI” FUARIN GÖZDESİYDİ

18.06.2014 cerkezkoy.com.tr: Kosova Prizrenliler Derneği Tarafından 5’incisi Düzenlenen “Bir Kofer Bir Sandık” Etkinliği

16.9.2014 Hürriyet: Urla’da Rumeli Rüzgarı

16.9.2014 Urla Sanat Sokağı: Urla Sanat Sokağında Rumeli Esintisi

14.11.2014 Rodop Rüzgarı Gazetesi:  Kalbim Rumeli’de Kaldı 

15.11.2014 haberhurriyeti.com: Ödemişli Ailenin Anıları Okurlarıyla Buluşuyor

15.11.2014 Sanal Basın: Ödemişli Ailenin Anıları Okurlarıyla Buluşuyor

15.11.2014 egepost.com: Tuncay Rumeli Aşkıyla Okurlarıyla Bu Kez Konak’ta Buluştu

15.11.2014 haberhane.blogspot.com: Kalbim Rumeli’de Kaldı

15.11.2014 Sözcü Haber: Kalbim Rumeli’de Kaldı!

30.11.2014 Efes Dost Gazetesi: Kalbim Rumeli’de Kaldı 

25.2.2015 bosnakmedya.com: Kalbim Rumeli’de Kaldı…. Okunası Kitap…

1.5.2015 haberhurriyeti.com: Kalbi Rumeli’de Aklı Ödemiş’te Kaldı 

15.7.2015 İlk Ses Gazetesi: Kalbim Rumeli’de Kaldı

19.7.2015 Girit Türk Platformu: Mübadele Kitapları

28.7.2015  yersizyurtsuz.com: Deniz Gibi Çekilmişiz ama Tuzumuzu Bırakmışız

21.6.2016 haberhurriyeti.com: KALBİM RUMELİ’DE KALDI

18.4.2016 haberhurriyeti.com: Sardunya Kokulu Öyküler Okurlarıyla Buluştu

14.10.2016 egetelgraf.com : Büyük mübadele ‘ACI VE HASRET’

Ekşi Sözlük’te KRK kitap yorumu : Firdevs Tunçay – Kalbim Rumeli’de Kaldı ‘Sardunya Kokan Toprakların Öyküleri’

 

YAZILAR:

1.2.2014 Kazım Erkmen: MÜBADELE’NİN CANLI TANIĞI KARŞIYAKA’DA YAŞIYOR ”BÜYÜK GÖÇ’ MÜBADELE’NİN 91.YILI MÜBADELE’NİN CANLI TANIĞI KARŞIYAKA’DA YAŞIYOR EMEKLİ EĞİTİMCİ FİRDEVS TUNÇAY, YAŞADIKLARINI ”KALBİM RUMELİ’DE KALDI” ADLI KİTABINDA ÖLÜMSÜZLEŞTİRDİ

İZMİR (İHA) – ”Bir gün sizi; doğup büyüdüğünüz, havasıyla suyuyla yoğrulduğunuz memleketinizden, atalarınızın asırlar boyu yaşadığı topraklardan, çocukluk sevinçlerini ve gençlik heyecanlarını yaşadığınız yerlerden koparıp hiç tanımadığınız bir yere gönderseler neler hissedersiniz? Hiç düşündünüz mü?” İşte bu soruyu soran da, cevabını veren de bir mübadele çocuğu olan, emekli Eğitimci Firdevs Tunçay’dan başkası değil.

Tunçay; bugün birçoğumuzun hiç bilmediği ‘Bir Ayrılık Şarkısı’ olarak hatıralarda derin izler bırakan bu büyük göçü bakın nasıl anlatıyor:

”Mübadele rüzgârı, ata yadigârı topraklarda “Son Müslümanlar” gemilere bindirilip gittikten sonra durmuştu ancak… Dönüşü olmayan bu yolculukta, binlerce kişi yerini yurdunu, evini barkını, bağını bahçesini zorunlu olarak terk etti. Anılarını, geleneklerini, göreneklerini yüreklerinde saklayıp getirdiler, yaşatmak için! Bahçelerinden kopardıkları sardunyalar umut oldu onlara! Sınır kapıları 50 yıl kapalı kaldı mübadillere. Geldikleri köyleri, kentleri bir daha göremeyen mübadillerin çoğu hasret içinde bu dünyadan ayrıldı. Onlardan geriye bir avuç maziyle bir dal sardunya kaldı…” Mübadeleyi böyle anlatan Firdevs Tunçay, şöyle devam ediyor:

”Ne zaman Mübadele sözcüğünü duysam içim sızlar. Mübadele’nin acısını çekmiş, yoksunluklarına katlanmış mübadil bir ailenin çocuğuyum çünkü. Rumeli asıllıdır ailem. Selanik Bölgesi’nin şirin bir liman kenti Kavala’da nesiller boyu yaşayan anne tarafım, 1924’te Mübadele yoluyla Türkiye’ye göçmek zorunda kaldı. İzmir’in ilçesi Ödemiş’e yerleştirildiler. İnsanların zorunluluklar sonucu doğup büyüdükleri yerlerden göç etmeleri, yaşamlarında tamiri mümkün olmayan hasarlara yol açıyor. Ben, bu duruma ailemin ve aile büyüklerimin yaşantılarında tanık oldum. Onlar, geldikleri yerlerden “Memleket” diye söz ederlerdi ve “Memleket Özlemi” yüreklerinde, sönmez bir ateş gibi için için yanardı. Anavatana uyum sağlamaya çalışsalar da kalpleri Rumeli’de kalmıştı. Rumeli Türkleri, göçten öte bir de Mübadele’yi yaşadılar. “Değiş tokuş, bir şeyin başka bir şeyle değiştirilmesi” anlamına gelen “Mübadele” sözcüğü burada, karşılıklı insan değişimini öngörüyor. Eşyaların değiş tokuşu bir şekilde anlaşılır da insanların değiş tokuşu nasıl anlatılır? Günümüzden 91 yıl öncesi 30 Ocak 1923’te İsviçre’nin Lozan kentinde aylar süren görüşmelerden sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile Yunan Hükümeti arasında Mübadele Sözleşmesi ve Protokolü imzalandı. Mübadele din temelliydi. Protokole göre Yunanistan’da yerleşik Yunan uyruklu Müslümanlar Türkiye’ye, Türkiye’de yerleşik Osmanlı uyruklu Ortodoks-Rumlar Yunanistan’a göç ettirildi. Bu insanlar, kendilerine sorulmadan köksüz bir ağaç gibi sökülüp atıldılar. Mübadele’ye tabi tutulanlar; evlerini, yüzlerce yıldır ekip biçtikleri topraklarını, ekmek parası kazandıkları işyerlerini, ibadet ettikleri kutsal mekânlarını, sevdiklerinin mezarlarını geride bıraktılar. Limanlarda, tren istasyonlarında kurulan çadırlarda haftalarca, aylarca beklediler. Yolcu taşımaya elverişli olmayan gemilerle iki ülke arasında günler, haftalar, aylar süren yolculuklar yaptılar. Bu uzun ve zahmetli yolculuk sırasında kaybettiklerinin ölülerini denize verdiler. Yetersiz beslenmeden ve kötü fiziki koşullardan dolayı hastalanarak ölenler oldu. Aileler dağıldı. Yeni vatanlarında uzun süre uyum güçlüğü çektiler. İki yerde de yabancı oldular. Göz ağrımız Rumeli’den bize, Trakya dediğimiz kesimle güzelim Rumeli türküleri hatıra kaldı.”

Tunçay, kendi ailesinin de mübadil olduğunu anlatıyor: ”Mübadele dışı bırakılan Batı Trakya’nın İskeçe şehrinde yüzyıllardır yaşayan baba tarafım 1927’de, Yunan Hükümeti’nin baskısından ve çetelerin mezaliminden kurtulabilmek için her şeylerini geride bırakıp canları pahasına kaçarak anavatana geldiler. İki katlı taş konakları, kapıda bekleyen siyah Ford arabaları, faytonları boynu bükük kaldı… Anavatana ayak bastıklarında eğilip toprağı saygıyla öptüler. Zahmetli günlerden sonra, Küçük Menderes Ovası’nda İzmir’in Ödemiş ilçesine yerleştiler. Geldikleri yerleri hep özlemle andılar. Mübadillerin çektiği acıları onlar da yaşadılar. Varlıklı bir hayattan sonra, Ödemiş’te iki göz odalı kira evlerinde geçti ömürleri. Ne dram değil mi?”

”Güzel İzmir’imiz, İstanbul gibi önemli bir mübadil kenttir. Kentimizin geçmişini tanımak, tarihimizin bu döneminde yaşanılan acıları düşünerek yaşadığımız günün kıymetini bilmek adına bu konuyu sizlerle paylaşmak istedim.” diyen Tunçay, bununla da yetinmemiş ve acı dolu hatıraların unutulup gitmemesi için ‘Kalbim Rumeli’de Kaldı’ adını verdiği bir kitap yazmış. O kitap Mübadelenin 91.yılında ikinci baskıya hazırlanıyor.


9 eylül gazetesi Neslihan Perşembe’nin KRK adlı kitaba ilişkin yazısı:

Mübadil bir ailenin çocuğu olan yazar-eğitimci Firdevs Tunçay, ailesinin bu zorunlu göç öyküsünü ‘Kalbim Rumeli’de Kaldı’ adı altında kitaba dönüştürdü. Bu dönüşümü yapan Tunçay’ın şiirsel bir dili var. Çünkü kendisi edebiyat eğitimi almış bir kişi ve bir kitap kurdu. Kitapta insanı bir kurt kemiren duyguysa ‘hasretlik’. Bu hasretlik var olduğunuz köklerinize gidiyorsa, ne kadar güzel bir yaşam kurarsanız kurun, bir yanınız eksik kalıyor. Firdevs Tunçay’ın kitabı bu eksikliği ortadan kaldırıyor. Zorla göç ettirilen insanların yaşamına tanıklık ettiriyor. Hafızalarımızı tazeliyor. Yarım bırakılmış çok şeyi tamamlıyor. Bu yüzden ‘Kalbim Rumeli’de Kaldı’nın ikinci baskısı okurlarla buluşmaya devam ediyor. Yaşanan tüm acılara rağmen Firdevs Tuncay’ın kendisi gibi özenli, samimi, yıkan değil onaran bir kalemi var. Bu kalemle tekrar tekrar buluşmak dileğiyle… “


16.2.2014: yazar Fahriye İpekçioğlu’nun KRK adlı kitaba ilişkin yazısı:

“Kalbim Rumeli’de Kaldı

Duru ve temiz Türkçe’yle ustaca kaleme alınmış bir eser.

Yazar kendi aile büyüklerinden dinlediği olayları öyküleştirerek anlatıyor.  Anlatımı yüreklere işliyor, duyguları coşturuyor. Bazen gerçeklerin, “mübadele göçünde” yaşananların güçlüklerini, yerleştikleri yöreye uyum sağlamaya çalışmalarının, geldikleri yöreye, bıraktıkları dostlarına duyulan özlemlerin anlatımı ve öyküleştırilişi oldukça başarılı.

Kendi deyimiyle “Her bir parçasına sardunya kokan toprakların öykülerine yerleştiriyor.” Göç ve mübadele konularında yazılmış pek çok kitap var.  Ancak “tarihin yaşarken değil de yazarken öğrenileceğini fark eden” Firdevs Tunçay, anlatımıyla okurun damağında doyumsuz bir tat bırakmayı ve okuru düşündürmeyi de başarmış.

Yazar kendi aile büyüklerinden dinlediği olayları da aktarıyor; hem de duru bir şekilde öyküleştirerek.  Örneğin “memleket” dediği Rumeli’de kendi babası İbrahim Köken ile Rum komşu çocuğu Yorgi arasında çocuklukta başlayan, onlar büyüdükçe büyüyen dostlukları ırk ve ulus gözetilmeksizin dostluğun gelişebileceğine çok güzel bir örnek.

Zaten eserde insan ilişkileri, komşuların, aile bireylerinin birbirlerine karşı duydukları sevgi, saygı ve dostluklara güzel örnekler oluşturulmuş.

Yazar, yıllar sonra ailesinin yaşadığı topraklara, Kavala’ya eşi ve çocukları ile gittiğinde, ailesinin yaşadığı yerleri heyecanla gezerken havasını soluduğu duygu yüklü gözyaşları içinde anmış olduğunu duygusal bir biçimde dile getirmiş.

Değerli dostum, yazar arkadaşım Firdevs Tunçay’ı bu başarılı çalışmasından dolayı yürekten kutluyorum.

Kalemine, yüreğine sağlık sevgili dostum. Yüreğimizde buruk tatlar bırakan bu tür eserlerin devam etmesi dilerklerimle.